14 Ekim 2020 Çarşamba

Kapitalist dünyanın baskı yarattıgı yasam savası, bircok ülkeden daha fazla yordu bizi belki de.TEknolojinin hızlı gelişimi,küreselleşmenin ülkemizi dünya ile entegre sürecine sokması,bircok yenilikle hızlı şekilde tanışma,sosyal ve kültürel değişimi beraberinde getirdi.Öyle hızlı oldu ki herşey değiştiğimizin farkına dahi varamadık.Göz açıp kapayana kadar ,bu yenimodern hayata adapte olmuştuk bile.Uzun çalışma saatleri, bir anda geçtiğimiz apartman hayatı,küçülen ailelere uygun küçülen evler,kişiler arası sınırlı iletişim ve nihayetinde azalan toplumsal paylaşımcılık gerçeklerimiz oldu.Anı, şimdiyi,en önemlisi ailemizi ve dostlarımızı ihmal eder hale geldik.Gülmeyi veya daha mutlu olmayı , gelip geçici metalara yükledik.Stresli hayatın içinde,gergin iş yaşamının etkisiyle asık suratlar kabilesine geçiş yaptık topluca.Günler hızlıca gelip geçti,ne değişimi ne de yeni halimizin eksik yanlarını fark edebildik. 45 gündür çalışmıyorum 12 senelik iş hayatımda ama hala dün işe gitmişim gibi, o kadar yorulmuşum, o kadar yıpranmışım.Uzun süredir işten yana söyleniyordum bir araya ihtiyacım vardı ama bu şekilde olacağını söyleseler gülüp geçerdim.Şehirarası seyahat yasağı cıkmadan memlekete gidip 20 gün baharın tadını çıkarabildim.Kazdağlarında kekikler topladım anneciğimle, yemyeşil dağlarda bayırlarda uzun yürüyüşler yaptım, babacığımla acı filiz ,arapsaçı toplayıp pişirdim, leylakları kokladım,ayva ağaçlarının çiçeklerini, gelincikleri,papatyaları,doğanın yeniden canlanmasını hafızama kazıyarak geri döndüm,bundan sonra daha sık görüşmek dileğiyle...